--- Yengeç Oyunu---
Yönetmen: Ali Özgentürk (Balalayka, Kalbin Zamanı)
Görüntü Yönetmeni: Marton Miklauzic
Oyuncular: Ayça İnci, Ayşe Kökçü, Melda Yılmaz, Özcan Varaylı, ...
Konu: İstanbul üniversitelerinde tarih asistanlığı yapan Asya (Ayça İnci), yanına beş yaşındaki kızı İpek’i de alarak, kendine yeni bir hayat kurma umuduyla doğduğu şehre gelir. Kısa sürede üniversitede iş bulan Asya, öğrencileriyle birlikte, hepsinin hayatlarını değiştirecek sıra dışı bir projenin içinde bulur kendisini.
Eski Osmanlı mahkemelerinin belgelerini inceledikleri sırada, herkesin ilgisini çeken bir cinayet vakasıyla karşılaşırlar. Osmanlı döneminde namus cinayeti kisvesi altında işlenen ve beraat kararı çıkmış bir cinayet davasıdır bu.
Asya ve öğrencileri günümüzde de benzerlerine sıkça rastlanan cinayetin asıl sebebini araştırırlarken, davanın hâlâ hayatta olan taraflarından gelen zorluklarla birlikte, kendi hayatlarında yaşadıkları kişisel sorunları da çözmek için mücadele ederler.
Sonuç: Bir film fikri kafada belirdiği vakit; edebi kısmın ve diksiyon yeteneğinin kolektif kurması sayesinde iyi sonuçlar elde edebiliyoruz. Senaryo geliştirim aşamasında hızlı çalışmaya başlayan parmaklar; pratik zekalı senaristi gülücükler içerisinde belirli bir heyacan birikintisinin içine sürekledikçe; işlerin aslında daha da zora gittiğini gözden kaçırmamıza neden oluyorlar. Otuz dakikada buldum fikri; iki haftada döktüm kağıda. Ne güzel değil mi? Aslına bakarsanız iş; televizyon filmi, reklam filmi, tanıtım ve stüdyo çekimleri olduğunda hızlı ve pratik olmanız çok büyük yarar sağlayacaktır. Sinema? Peki sinema senaryosu; ilginç fikriniz ve gelişen kurgusal olaylar üzerinde size ne tür olanaklar sağlar:
Belirli bir süre zarfında; belirli bir öyküyü anlatıyorsanız (klasik yapı) bu öykü sinematografik bir bütünlüğe sahip olmalıdır. Bu klasik anlatının göze hoş gelen kuralıdır. Ayrıca; öykünüz kayda değer ve içeriğin sinematografiyle birleşebilmesi için esnek olmalıdır. Bu esneklik; fikir aşamasından sonra gelen; üzerinde uzun zaman düşünülme fiilini desteklemek için yapıda bulunur. İşte; Türk sinema yapısı çoğu zaman buradan puan kaybeder. Çünkü fikir; içeriksel bütünlüğün kuralabilmesi için bir değnektir ama ana kolon değildir. Konuşulan sinema olduğuna göre; edebi kalabilecek bir fikir; ya da devinim geçirilmeden sinemaya kopyalanan bir edebi eser; birçok yerli film gibi yetersiz kalacaktır.
Yengeç Oyunu filmi; giriş kısmının iyi çalışılması ve sonuç kısmının yeterli öyküyü anlatması dışında koca bir boşluk bırakıyor ellerimizde. Büyük bir heyecanla başlayan fikir; sonunu toparlıyor olsa da filmin; gelişme kısmında gerçekleşen kurgusal evren dışı olaylar işimizi zorlaştırıyor. Gelişme kısmına az daha zaman ayırsaydık mesala?
Biraz daha çalışılsa üzerinde; sinematografik fikirler için pratik olmayan derin fikirler konuşulsa; sevimli bir film izleyebilirdik. Yalnız şu an için; öykü anlatımı da olsa işimiz, bekleyecek ve çalışacak bol zamanımızın olduğu kesin...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder