25 Şubat 2011 Cuma

Krzysztof Kieslowski- Dekalog- 2- ARAYA PUT KOYMA!

BÖLÜM "İKİ"

Önce toplama vardı, sonra çarpma, çıkartma ve bölme de geldi sonraları.

Ama önce topladı insanlar.

Hep ileri doğru, sağa doğru, artı olana birikim yaptılar.

Yapılan birikimden sonra belki çıkarttılar, belki çarpıp, böldüler...

Ama ilk önce topladılar.

1/1= 1 değil mi!

1*1= 1 değil mi!

1-1= 0 mı diyorsun?

"0" olanın içindeki "yokluk"tur. Harezmi'den bize kalan.

"0" varlığın yanındaki yokluktur. Önce var eder, sonra yok edersin. Var etmeden "yokluk" yani elde "0" olamaz.

İlk varolan neydi?

İlk varolan da 2 oldu.

1+1= 2.

Önce 2 oldu insan ki işlem yapabilsin.

O yüzden önce topladı, çoğalttı.

2 oldu; 1'i anlamak için.

Yeniden 1 olmak için.

PUT INTO

İnsan; birinci filmdeki gibi hatırlamak için "kendi varoluşunu" 1 ile arasına + 'yı koydu.

Put into: koydu...

Önce unutmalıydı çünkü.

2 olmalıydı önce.

Araya konulan her şey bir "put" oldu. Putlaştırdı. Babayı, anayı, çevreyi, kültürü, bilimi, sevgiyi, aşkı koydu.

Ama işlem yapabilmemiz için "put into" yapmamız gerekirdi.

Tarihte inceleyin; insanoğlu "kendi putunu yapıp" ona secde etmemiştir hiç. O put hep bir güç için "aracıdır".

Çinliler; atalarına secde edeler Buda Heykelinin önünde.

Mecusiler Güneş'i PUT ederler.

Sen hocanı koyar ona secde edersin. Ben kendimi araya koyarım.

Araya koymak; aracı koymak, aracı "amacın" kendisi saymak bizim matematik problemizdir en baştan beri.

Bak insanlık; ya elde tuttuğun 3-5-7'ni bir doğa olayına "böldüreceksin" kendisiyle, ya da 7'den geleceksin eksile eksile 1'ine kadar.

Unutma önce 1 kabul edildi; sonra 0...

KİESLOVSKİ'nin BİR'i


İki kişiye aşık olabilen bir kadın.

Birisi iyi dostluk ediyor; birisi de iyi sevişiyor heralde...

Olabilir diyor kadın. 2-1=1 yapmadan 1'i elde edebilirim.

Ama olmaz ki diyor Kieslovski.

Birinden birini seçeceksin. Kadın kocasını seçiyor. Çocuğunun babasını değil; eski dostunu seçiyor.

Ve seçim yani eksiltme işe yarıyor.

Olmayacak adam iyileşiyor. Hem de diğer flörtten kalan fazlasıyla toplanarak.

2/2 yaparsa her şey gidecekti diyor.

İkisini de bir arada tutmaya çalışırsa...

Arada kaldı kadın, seçim yapmaya zorlandı...

Ya çocuk karnındaki, ya adamdı yatağındaki.

Adamı seçti, 1'i seçti, çocuk da bonusu oldu.

Güzel oldu...

SANAT

Su damlasının düşüş metaforu, zamanda yolculuk ile kanatlı böceğin bardak içinden kurtulma çabası gayet güzeldi.

Acaba diyorum bir filmi ancak çok önemli ve az görsel düşünce ile mi kurabiliyoruz.

Yani en fazla yapabileceğimiz şey bu mu!

2 veya 3 tane büyük görsel düşünce bize yetiyor mu! Daha fazlasını yapabilir miyiz?

Bardak düştü, Stalker filmindeki gibi. Küçük kız; bardağı oynatıyordu ya hani, tren gürültüsünün altında...

Hem de Andre'nin filmiydi Stalker.

İyi baktın mı!

Ölümcül hastalıktan iyileşen Andre'nin.

Kieslovski'nin Andre'sinin...

26/02/2011

Joel& Ethan Coen- True Grit (İz Peşinde)

COW- BOY


Kovboy; hani o öküz, inek tarzı büyük baş sürüsünü Amerika topraklarında koruyan adamlar bunlar.
Bizim çobanlar gibi; bizim adamda değnek var, cowboyda silah.

Niye!

Çünkü gelip zorla topraklarından çıkarttığın adamlardan korkuyorsun. Etinden, sütünden yararlandığın sana zenginlik ifade eden sürülerini onlar aracılığıyla koruyorsun.


Sağlam iş görenler; cv atlayıp; tüm kasaba halkının koruyucusu oluyorlar. Şerif oluyorlar. Muhtar gibi bizim; hem muhtar, hem jandarma bunlar.

Senin halkın; pencereyi açıp bırakıp yatarken; bu adamlar nöbetleşe bile uyumaktan korkuyorlar bir aralar. 

Efsane gibi yani!

Yerliler var, yerler adamı...

İZ PEŞİNDE

Çok bilmiş, fazla gelişmiş, süper zeka kızımız kafasına koyduğunu yapmak istediği, intikam duygusunu yaşamak istediği için; türlü katakülle ile eskilerden bir cow-boy kiralıyor.

İyi silah kullanırsınız, iyi at sürersiniz, çevreniz geniştir, namınız büyüktür ama korkusuz da olacaksınız.

Kafanızda çalışacak ayrıca...

İşte öyle bir Jeff Bridges tutup yola koyuldunuz.

Aradığınız adamı daha önceden arayan bir yarı çaylak Matt Damon da size katıldı.

Eski ile yeninin; hızlı ve atik acemi ile yaşlı ama vakur adamın kapışması işinizi bozdu biraz.

Lakin; True Grit; Doğru Yoldaki Kararlılık yönteminiz sizi sonuca ulaştırdı.

Birisi küçük ama cesur, birisi genç ama ne yapacağını bilmeyen birisi de artık emekli olmuş üç tip bir yolda ne yapmalılar.

Siz olsanız ne yapardınız:

Kızı son anda kim kurtarmalı?

Kız intikamını alabilir mi?

Yaşlı emekli; kaba saba ama iyi yürekli adam ölür mü?


Eski bir husumet tarihin tozlu yapraklarından sessizce ortaya çıkabilir mi?

Castı hep kötü kalmış bir tanıdık yüz karşımıza çıkar mı?

İyi iz sürerseniz; tüm bu soruların cevaplarını büyük bir kararlılıkla verebilirsiniz!

COEN BİRADERLER

Taylan, Wachovski, Coen, yeni yetme biraderler...

Biri para pul işine; biri estetik yüklemelere bakar.

İkisi birlikte bir fikir bulurlar ve anında işe koyulurlar.

Barton Fink'in gönlümde temiz bir yeri vardır hala. Yapmaya çalıştıklarını; en azından bilmeden de olsa yakalamışlardı o zamanlar bence.

Şimdi ne var elimizde; stüdyoyu büyük kanyon sınırlarına benzetmek fiili.

Başka bir şey yok; bakmayın puanına. Kendi sınırlarını da kaybetmişler.

Pratik fikirler; sinemanın göz bebeği değildirler. Pratik ve edebi fikirler sizin bol bol konuşmanıza yarar ancak.

Barton Fink'te son bir otel yanma sahnesi vardı hani. Otel'in kağıtları sarkıyordu...

İngiliz oyun yazarının; bir amacı ve yaşadığı zorluklar vardı.

Hem görsellik hem de görsel fikir vardı.

Şimdi de COW- BOY var. O da mekan olarak...

John Wayne? Charles Portis? 

Is this Grit True?

Yapmayın biraderler din kardeşiyiz!

25/02/2011