5 Mart 2012 Pazartesi

Fetih 1453

Böyle bir arzumuz var tabii: Hollywood sinemasının o şaşalı başyapıtlarını biz de yapabilmeliyiz. Ama şaşalı filmler, büyük paralarla yapılırlar. Büyük paralarla film yapabilmek demek; filmin bütçesini karşılayabilecek seyirciye ihtiyaç duyulması demektir. Ayrıca seyirci; zorunlu olarak boş zamana sahip olmalı, film izleyebilecek sağluk durumunda olmalı, sinemaya gidebilecek parası olmalı, filmden önce yemek yiyecek para taşımalı, vs… Yani aslında bizim gibi fakir ülkelerde büyük bütçeli filmler yapmak zor zanaattir. Büyük risktir. Neyse… Fetih filmi, bir büyük bütçeli ilk olması nedeniyle, hatalarına rağmen hoş karşılanabilir. Filmin bir kurmaca yapıt olduğunu görecek olursak, tarih sürecini yanlı yansıtmasına ses çıkartmayabiliriz. Ticari anlamda öykündüğümüz Hollywood sinemasının estetik kodlarını da devşirdiğimiz için 1400′lü yıllarda geçen film sahnelerinin çok amerikanvari, çok postmodern oluşu mazur görülebilir. Uzun saçlı kaslı erkeklerimizin “Romeo” tripleriyle hareket etmesi, hakikat rehberi güzel kişiliklerimizin ağzından su damlayan hoca figürlerine çevrilmesi de kabulümüz olabilir. Bu tür filmleri, kolektif bilinçaltımızla toplum olarak biz isteriz, yaşlı bilge, baba arketipine, eski güçlü dedelerimize şu gündelik siyasi hayatımızda ihtiyacımız vardır ve bir paralı abimiz çok geçmeden bu arzumuzu karşılar. Çok fazla söyleyecek bir şey de yok zaten, büyük maliyetli filmlere ve sinemaya giden seyirciye ihtiyacımız var. Ellerimize sağlık…