16 Ekim 2008 Perşembe

"Neden Arapça" başlıklı yazılarıma Yorumlar ve Cevaplar-2

Soru:araştırmaya gerek olmadan direk kitaptan şeyler yazarım sen de dersin ki "o zamanlar şartlar öleymiş..." O yüzden de böyle bir şeye gerek yok..
İslam bir dindir sistemle de alakası olmamıştır bunlar soradan insanların yorumlarıyla oluşturulmuş şeylerdir.
Melekler aracılığıyla insanları doğru yolu göstermek amacıyla inmiştir bugüne kadar. Müslümanlık da Kurana inanan insanların oluşturduğu topluluklardır..
Bana inanmıyomusun aç nüfus cüzdanına bak orda senin kim olduğun daha iyi yazıyor. Bulamazsan eğer din ibaresi yazan yere bak bakalım ne yazıyor..
İslam ülkeleri diye bir şeyin söz konusu olmadığını sölemişsin yazıktır ki bu konuda da yine acizliğin ön planda..
1924 anayasısında bulunuan "Devletin dini islamdır" ibaresi layıklığa ters olduğu için 1928 de kaldırılmıştır. Yani laiklik olmsaydı şu an ki anayasada belki de bir islam devleti olduğumuz yazacaktı..
Bu da seni kesmediyse tarih kitaplarını aç bak ilk türk-islam devletleri kimlermiş onları öğren....

Cevap:
"İslam" ı kendi olduğundan farklı anlamlara sokmak algı kapasitelerinin meselesidir.Bilim ve olanakları geliştikçe artık insanların kalıplara soktuğu bir çok terim daha anlaşılabilir hale gelmektedir.Adet,kültür,alışkanlık gibi olgulardan kurtulup, en baştan değerlendirmeliyiz bir çok şeyi.
...Ben sana Melek nedir? desem,"Doğru yol" nedir? desem ne diyeceksin acaba.Yazdığın cümleler küçüklükten beri duyduğumuz, etrafımızda büyüklerimizin bize söyledikleri bizim de kafamıza düşünmeden yazdığımız şeyler."Müslümanlık" nedir?... ben bu ezberi kalıpları yıkmak için yazdım yazılarımı.Yazmaya devam edicem de...
Şöle düşün ki; Annen yada Baban sana "Sencer" ismini koymasalardı,sen daha doğduğun andan itibaren,çevrendekiler seni "Sencer" ismiyle çağırmasalardı,sana bir isim koymasalardı.Sen ne olarak çağrılacaktın?...
"İslam"da aynen böle,kavranmaya başlandığı yerde,akıllar tarafından bir takım kelimelerin yanında kullanılıyorlar,bu "İslam" ı değil,kullananları kısıtlıyor aslında.Ben sana 25 seneden sonra sen " Sencer" değilsin diyorum,bunu kabullenmek,bunu algıyabilmek gerçekten zor...Bildiklerim hakkında yeni yazılar yazıcam.Burdan tartışmaya devam etmekte bir yarar göremiyorum...Saygılar

Soru:"Neden Arapça?"sına girmeden,herşeyin özünde din herkes için farklıdır,çünkü senin de dediğin gibi "kişinin onu algılama kapasitesi" ile ruhunda oluşur.Araştırmak,üzerine düşünmek takdiri hakediyor ancak -tüm inancımla beraber- ben o kadar küsur sene önce olanların hiçbir şekilde bilimsel olarak açıklanamayacağı,kanıtlanamayacağı,"şöyledir,böyledir" denemeyeceği kanısındayım.Kimse bilemez ki gerçekten o kitabı Hz. Muhammed "Bu Allah'ın sesidir!" diyerek mi yazdı,ya da gerçekten Allah'ın sesi miydi?Sadece inanmayı seçeriz,çünkü böyle kendimizi iyi,sorularımız yanıtlanmış,adalet içerisinde yaşıyor
hissederiz.
Dinimiz gerçekten bir sistemse,bu herkes için en iyi işleyecek biçimde o kişinin özündedir.Her bir hücremizle diğer kişilerden farklıysak,dinimizin bizim için varoluşu da herkesten farklıdır.Bu nedenle ben Arapça okunmalı,o halde şu çakrayı açacak,şu titreşim bizi güzel enerjiyle donatacak gibi düşünmüyorum. (saygısızlık etmek istemem tabii,bu da kişinin kendi inanışına girer.)
Yer yer kuralları kesin olmakla birlikte,derininde öyle esnek bir dine sahibiz ki yaşayışımız vicdanımızda inancımızla şekilleniyor,kendi algılayışımızla.O halde Arapça ya da Rusça,camii de ya da kilisede,kişi kendini "evren"in,"sistem"in,"islam"ın ya da sadece "bütün" ün bir parçası olarak hissediyorsa yaptığı ibadeti nasıl yaptığı önemli değildir.Tüm bu açıklamalar açıkçası bana zorlama geliyor o yüzden.Mesela çok değerli bir doktor var adını şu an çıkaramıyorum,televizyonlara çıkıp şu aralar Kur'an daki bazı ayetlerin bilimsel olarak bazı şeyleri işaret ettiğini ispatlıyor.Ne kadar güzel!Çok ilginç.
Ancak neden?
Cem Yılmaz'ın da dediği gibi bütün bunlar "içimizde"!ne kadar tartışırsak tartışalım...herşey düşüncelerimizde,hissedişimizde.
Sevgiler!
(Dayanamadım yazmadan..=)) )

Cevap:Yorumun için teşekkürler;
"Neden Arapça" yazımı bir arkadaşımın "Kadir Gecesi" adlı yazıma yaptığı yorum nedeniyle yazmış bulundum .Açıkcası anlatmak istediklerimin temellerine girmeden böyle bir yazı yazmam için biraz erkendi fakat yorum yazan arkadaşlarımı “Kale” almama gibi bir saygısızlığa düşmemek için bu konuda devam ettim.
..."İslam" sisteminde her insanın birbirinden farklı özelliklere sahip olduğu kesin.Bu sistemi algıma kapasiteleri ve algılama yöntemleri de faklı bu da kesin.Kalıp halinde bilgiler, paket din şeklinde "Müslümanlık" adı altında küçüklüğümüzden beri bizlere sunulduğu için, “Bilim” ve “Din” çok baştan beri bizlerde ayrı kavramlar olarak yerleşmişler.Bilim açıklıyor,”aaa ne kadar ilginç” diyip geçiyoruz.Bilimle dini ayrı tutup,açıklanan yeni yaklaşımların yıllardır kafamızda oluşanlara ters düşmesinden korkarak, en baştan beri duyduklarımızın yeterli olmamasını kabullenmiyoruz.
...Gelişen bilim bize artık bir takım ezberlediğimiz şeyleri bırakmamazı söylüyor.İman(inanç) noktasında "Kuran" zaten evrensel buna inanıyoruz.İnandığımız şeyi "Akıl" ile sorguluyoruz.Ortaya birbirine çok paralel şeyler çıkıyor ve buda doğru yolda olduğumuzu gösteriyor.
...Sonuçta herkes kendince bu sistemi kavramaya çalışıyor demiştik.Bu sistemi bize tümüyle anlatmaya çalışan bir" Resul",söyledikleri ve yaptıkları var."Kuran" ve" Hadisler" bu sistemin esas kaynakları.Elinde ki bu verilere bakarsın,sorgularsın,uygun bulursan yapar uygularsın,uymuyorsa yapmazsın.Şöle bir söz bu durumda itibarını yitiriyor."Ben böyle düşünüyorum ve "Sistem" de kesinlikle benim düşündüğüm gibi böyle olmalı".Ben de diyorum ki;
"Sen bir “şey”i bilmiyorsun ve yanlış buluyorsun diye bu "şey"”YANLIŞ” olmak zorunda değildir,bu senin algılıma kapasitesinle ilgilidir."
İman edilen şeyler bu sistemin kaynağı,akılda bu sistemde çok yönergeli bir araç.Akıl ile değerlendirmeden,bunlar geçmişte kalmalı ve bu şekilde inanarak mutluluk yaymalı diyorsan insanın özlerine ,o zaman "İman" esasları sana bir takım fiziksel uygulamalar içerisinde bulunmanı,bir takım kurallarla hareket etmeni söylüyor.Neden yapmıyorsun?
İnandığın şeyi en azından akılla sorgulama fırsatı veriliyor.Akılla da sorgulasan,direk düşünmeden inansanda sonuç gelişen teknoloji ile aynı kapıya çıkıyor ben de bunu söylüyorum...

Soru:İlk paragrafda Emin'e kesinlikle katılıyorum "ben böyle düşünüyorum" diye yanlış veya doğru olamaz...
Katılmadığım konu ise sistemi bize anlatmaya çalışan şeylerin kuran,resul veya hadisler olmadığıdır. Tam tersine pozitif bilimler bugüne kadar sistemi anlamamıza yardımcı olan en önemli unsurdur. Bugün burada bu tartışmayı yapmamız bile bilimin gelişmesinin bir sonucudur. Bugün bu sistemi anlamamıza yarayan hiçbir bilim insanı kuranı okumamıştır veya hadislere bakmamıştır. Sistemi bu kadar anlatan bir şey olsaydı şu anda dünyanın yüzde 80 i bu dine mensuptu.
Nedense bütün dünyaya indiğiı halde yüzde 80 lik kısım kuranı okumuyor bile. Nedense Tanrı sadece yüzde 20 lik kısmın okumasına izin veriyor bu konuda hiç bir şey yapmıyor???
Bazı fiziksel uygulamalar içerisinde bulunmak bir takım kuralların içerisinde yaşamanın inançla uzaktan yakından da bir alakası yoktur. bu konuyu da gerekirse açabilirm..
İnandığın şeyi akılla sorgulamana izin veren bir kitap değildir kuran bu da aklında bulunsun.. Gerekirse ayet de yazarım bununla ilgili ama artık iyice coştuk yapmak istemiyorum...

Cevap:...Olay,bilimin sistemden ayrı tutulmaması.Tek başına bir "bilim" kavramı yok ki sen onu kendi algınla sistemden ayrı tutasın...Bilim bu sistemin içinde.
İlim dediğimiz kavram ikiye ayrılır.Halk(batini) ve Hak(enfusi) ilimi.
“Halk ilmi” kısaca şu anki "BİLİM" dediğimiz kavrama denk gelir.Doktorluk,mühendislik,öğretmenlik vb.pratik anlamda insan hayatına yardımcı kılınan şeyler…
“Hak ilimi” de (iç değerler)ilimidir..Tevsir,Seyir vb..
Bizim gibi yanlızca "SOL BEYİN" üzerine eğitim alan,yanlızca olayları tek lobda değerlendirmeye itilen gencecik beyinler sağ loblarından yoksun olarak "bütünü görme yetisinden" uzak kalmış,ayrıntılarla boğulmuşuzdur.Ama bu bizim "Eğitim" adını verdiğimiz şeyin eksikliğidir.
...Kuran ve Hadisler orjinal kaynaklardır.Sorgulanabilirler,ama ne kadar sorgulansa da kapının aynı yola çıkacağı, teknoloji ve getirilerinin sayesinde zaman ilerledikçe daha da anlaşılır hale gelmektedir."Sorgulama" Ne demiş lan bunlar" mantığında değil "Bunlar neden söylenmiştir"söz öbeği temelindedir.
Devamı bundan sonraki mesajda..
...Doğu topluluklarında,(Ortacağ-Karanlık döneme denk gelen tarih) Tıp,Astronomi,Astroloji,Matematik(Cebir),Tarih,Coğrafya,Kimya,Tefsir,Seyir,Arapça,Farsça,Avrupa dilleri,Kuran Ezberi(Hafız yetiştirme(fotoğrafik hafıza) birlikte verilen derslerin başlıcalarıdır.İşte sistemi anlamak ve uygulayıp,uygulatmak ,bu şekilde genel anlamda tüm sistemi anlamaya çalışan insanlar yetiştirecek ve yetiştirmek isteyecek,kişi ve toplum algılarına sahiplerin işidir."Sistem"i genel manada düşünmek Kuran ve Hadisler eşliğinde ulaşılan son teknolojik değerler ile birlikte olmalıdır.Bilim ve “DİN” gibi ayrı kalıplarla değil.” Resul” kendi hayatında sosyolojik ya da kişisel yönlü karşılaştığı her konuda bilgilerini bildirmiştir ki, bunlar kayıt altında tutulmuştur.Yaşadığı dönem itibariyle ,bulunduğu çevre içerisinde ,fiziksel bedeninin sınırı(İnsanlığı çerçevesinde)gelişmiştir tüm bunlar.Bu veriler ve “Kuran” da ;son yüzyılın belası hastalığa “Tetanoz” aşısını yapacak Doktorun
yetiştirilmesi için toplumların ve kişilerin ne tür şeylere dikkat etmeleri gerektiğini bulursun, tetanoz aşısının insan vücüdunda hangi bölgeye yapılacağını değil.Fark sol lobu tek başına kullanan ile sol lobu,sağ lobla birlikte kullanan için çok daha basit algılanabilir.Kaynakların fiziksel(sayfa ,adet) boyutları dahi görünen o ki zaten bunları içerisinde bulundurmaya yeterli değildir.”"İslam" sistemi temelinde, anlattığım o ki bu genişlik yatar...

Hiç yorum yok: