29 Ocak 2010 Cuma

"M.E.Y"in Seyir Defteri- Sherlock Holmes

--- Sherlock Holmes ---



Yönetmen: Guy Ritchie

Senaryo : Michael Robert Johnson , Anthony Peckham , Simon Kinberg , Lionel Wigram , Arthur Conan Doyle

Görüntü Yönetmeni : Philippe Rousselot

Müzik : Hans Zimmer

Konu: Arthur Conan Doyle’un dünyaca ünlü karakteri Sherlock Holmes’ün dinamik yeni uyarlamasında, Holmes ve cesur ortağı Watson en son maceralarına atılıyorlar.

Dövüş tekniklerini, efsanevi zekâsı gibi silah olarak kullanan Holmes, bu macerasında ülkesini yok edebilecek ölümcül bir komployu aydınlatmak için yeni bri düşman ile savaşıyor.

Sonuç: 8,2 Puan… Öncelikle Guy Ritchie’nin filmsel yönetimine göz atalım: Yönetmen; öne çıkan tüm filmlerinde akıl ve akıl üstü öğelerin tartışmasını ön plana çıkarıyor. Filmlerinde analitik zekâ seviyesi çok üstün bir karakter; dengeyi kurmak için daha sosyal, daha ılımlı ve analitik zekânın yanında sağ lob dengesinde spirütüelliği de ön plana çıkartmış başka bir karakter ve aklın sınırını genişletemediği “aşk” öğesini vurgulayabilecek başka bir karakter buluyor ve bunları üstlerine basarak vurguluyor. Konularda; aklın sınırları; aklın kontrolünü kaybettiği aşk ile aşılıyor; aşk; kendinden vazgeçemeyen bir “ben” yüzünden ortaya çıkamıyor, yaralanan “ben” ılımlı, sevecen dost ile yeniden tazeleniyor. İnsan hakikati üzerine önemli açılımlar bunlar. Guy Ritchie analitik zekâsını zorlayacak filmleri yapmayı çok seviyor. Aslında analitik zekâsının bir türlü kavrayamadığı sinema orijinini oluşturan filmleri de içine almağa çalışması, alamasa dahi dil uzatması da önemli açılımlardan biri. Tespit olarak dahi olsa; yönetmen insanın sırlarına ulaşmayı bir hedef bilmiş ve elinden geldiğince, eline fırsat geçirdikçe, bu tür bir altyapıyı her filminde yerleştirmeye çalışıyor ve önemli bir noktadan bizden puanlar kazanıyor.

Film içeriği güçlü bir estetik ile tazelenince; renkler yerinde, sahneler ve kamera hareketleri düzenli kullanınca puanımızı eksilten birkaç olay çıkıyor karşımıza. Nedir bunlar:

Sherlock; karakteri edebi olarak derinliğe ulaşmış bir kişi. Siz yönetmen olarak mitsel temelli gelen bu karakteri kendinize yorumlamak isterseniz; edebiyattan farklı şeyler yapmalısınız. Guy Ritchie’nin oyuncu seçimi ziyadesiyle yerinde. Fiziksel olarak yeterli pazı kuvvetine sahip olmayan, teknik, akıla yönelik ve orta boyda birisi çok iyi yerleştirilmiş. Fakat bir karakterin bu kadar hatasız olması, ya da karakterin hataları işlediği sahnelerin çok kısa tutulması, (karakteri olumsuzlayan sahneler yani); seyirciye yönetmenin karakter üzerinden kendini anlatmaya, mükemmeliyetinin sınırlarını zorlamaya çalıştığın işaretlerini verirsiniz. Bu da puanınızı bizim tarafımızdan düşürür.

Bir edebi eser sinema ile birleşim aşamasında önemli yaralar alacaktır. Edebi tasvirler, karakterler, betimlemeler sinema dilinde çok farklı tezahür edeceklerdir. Sinema yazarı arkadaşlarımın dikkat etmesi gereken şeylerden biri de; bir filmi önyargısız izleme gayretinde bulunmaktır. Film arkasında bir yazı saklamadığı sürece; seri halinde olsa dahi yalnızca 1,5–2 saati içinde verdikleri ile eleştirilebilir. Başka bir tür girişim; salt ego ve kendini aramak, ayrıca objektiflere toz kondurmak dışında bir anlam ifade edemez.

Dört insan kapasitesini tek başına toplayan bu deha müfettişi izlemek hepimiz için güzel bir deneyim olacaktır. Komplekslere girmeden ve senaryoyu önceden tahmin etmeye çalışmadan izlenmesi tavsiye edilir. Ne de olsa bizleri çok fazla heyecana kaptıracak akıl oyunları kalmadı etraflarda… Saygılar

Mehmet Emin Yıldırım

meyproduction@gmail.com

Hiç yorum yok: