29 Ocak 2010 Cuma

"M.E.Y"in Seyir Defteri- Ejder Kapanı

--- Ejder Kapanı ---



Yönetmen: Uğur Yücel

Senaryo: Kubilay Tat

Oyuncular: Uğur Yücel, Kenan İmirzalioğlu, Nejat İşler, Ceyda Düvenci, Berrak Tüzünataç, …

Konu: İki deneyimli dedektif Abbas (Uğur Yücel) ve Akrep Celal (Kenan İmirzalıoğlu) bir seri katilin peşine düşerler. Katilin kurbanları aftan yararlanıp çıkan çocuk tecavüzcüleri, sübyancılardır. Eldeki ipuçları askerden dönen Ensar'ı (Nejat İşler) işaret etmektedir.

Sonuç: 7 Puan… Seri katil vakaları; caniliğinin şekilsel olarak serileşmesi, katillerin süper zeki olmaları ve çok fazla emsali bulunmamasından dolayı Türk halkının çok fazla ilgisini çekmemiştir. İnsan yaşadığı mahalde kendine özdeş kurabileceği, kendinde bulabileceği şeyi özümseyebilir. Bu nedendendir ki; Türk seyircisi Hollywood imzalı seri katil filmlerinde filmin içerdiği kötü zeka temelli bulmacalarla ilgilenir. Senaristin seyirciyle oyun oynadığı sahneleri düşünür ve "bunun sonunu başından biliyordum" cümlesini cuk diye oturtmak için sabırla bekler. Ejder kapanı filmi; filmin içindeki Uğur Yücel imzalı replikten de belli olacağı gibi tutması zor bir işe imza atmıştır.

Film; aksiyon kamera kullanımı ile tekniklenen, hızlı ritmik kurgusu ve cinayetlerin çok fazla sergilenmediği; daha çok film karakterlerinin psikolojisi ile ilgilenen med cezirli konusu ile içeriklenmiş bir estetik seçmiş kendine. Anlatılan hikaye; yöresel şiveler ile daha da Türkleştirilmiş, Türkleştirme yapılan şiveler hikayenin sonuç bölümüne etki edecek şekilde konuya sıkıştırılmış. Net bir şekilde görüyorum ki; film de aslında biri seri katil olayının değil; içinde seri katilin bulunduğu bir biz hikayesini anlatmaya çalışmış. Toplumsal vijdan ve kişisel vijdan tabuları mesele olarak ele alınmış, her birimize tek tek ileti gönderen bir cihaz gibi hikaye kamulaştırılmış. Bu stratejik yöntem; çok hızlı gibi gözüken ama kendi eksiklerini saklayan kurgu, şivelerin ilk baştaki iticiliği ve sonuç kısmında dönüşüm gösteren dram- melodram aksiyonu dışında; çok kötü bir iş çıkartmamış.

Bulmacanın başlangıcı yani suçlunun taranması sırasında önemli bir özellik çıkıyor karşımıza. Film çok fazla farklı tanığı suçlamamış. Bu seçim; filmin türsel olarak polisiyeden, lirik bir drama kaymasına neden olmuş. Böyle bir estetik tercih; seyircisel afallamayı engelleyerek; Türk seyircisine yakın kalmayı başarıp, seyir zevkimizi yerinde bırakmayı özel olarak yöntem belirlemiş.

Türsel dönüşüm örneği olması, kötü repliklerine rağmen iyi oyunculukları, vijdan meselesine tespit ve artı olarak ahlaksız bir yolla çözüm bulması yüzünden izlenebilir bir film diyorum. Hayat bu kadar kolay mı?, adalet nerede?, Türk toplumu bu tür dramlara nasıl bir cevap verir? sorularını da sizlere bırakıyorum. Saygılar

Mehmet Emin Yıldırım

meyproduction@gmail.com

Hiç yorum yok: