21 Ekim 2008 Salı

“BİR PORTAKALI YEMEK, SIKIP SUYUNU İÇMEK NE KADAR DA ZORMUŞ"

İlginç bir konuyla karşınızdayım. İnsan, hepimizin bildiği gibi belirli fiziksel ve düşünsel süreçlerde hayatına devam eder. Doğar, görür, tanır, hisseder, bildiğini sanar, bilir,ölür... Bunu, fiziksellikle başlayan düşünselliği takip eden süreçler sonucunda fizikselliğin sonunun gelmesi olarak kısaca özetleyebiliriz.Temel anlamda düşünürsek, algılarımızın dışında ve içinde olan her şey bu gelişim süreçlerini yaşar.Yazının bu girişinin bizi ilgilendiren tarafı ise, insanın fizikselliğini takip eden düşünsel gelişiminlerinin nasıl ve hangi şekillerde gerçekleştiği.Yazımızı biraz daha açalım...
1-“Düşünmek”, 2-“Düşündüğünü Öğrenmek”, 3-“Öğrendiklerini Yaşamak” ve 4-“Yaşadıklarını Paylaşmak” söz öbekleri bizim pratik “olgu”larımız olsun...”Gençler bilse,yaşlılar yapabilse” ve bunun gibi birçok argüman baz alınarak, kimsenin yazıdan uzaklaşmaması için, düşünsel gelişim sürecimizi bu dört olgu üzerinden değerlendireceğiz ve konumuzun derinleşmesinini sağlayacağız.Şöyle ki;

İnsan, “DÜŞÜNÜR” ; ne olduğunu,nasıl olduğunu, nerde olduğunu...Hayatı için birtakım izlenimler edinir.

İnsan “DÜŞÜNDÜĞÜNÜ ÖĞRENİR”.Neyi peki? Biraz önce bahsettiğimiz ve belki de yıllardır kafasında yer eden şeyin temelinin ne olduğunu,neye yaradığını.Peki kimden? Ya da nereden? Daha önce düşünmüş ve yaşamasa da en azından öğrenmişlerden...

İnsan “Öğrendiğini Yaşar”,nasıl?Düşündüğünü daha önceleri düşünüp kendisine öğretenden öğrendiği şekilde ...Genelde fiziksel gelişim süreci burada başlar. Sorulara verilen cevaplar, kendi kişisel sürecimizin cinsini belirler.Bu durum “Tecrübe” kelimesi ile adlandırılabilir.Öğrenilen
şeylerin istenerek ya da istenilmeyerek, düşünsel bazdan çıkıp pratik olarak uygulanması başlar...

İnsan “Yaşadığını Paylaşır” .Nedir paylaşılan?.Düşündüklerini öğrendiği, öğrendiklerini yaşadığı, kendi hayatına uyguladığı şeyler.İşte bu da “Tecrübe Konuşuyor” kelimesinin eş anlamlısı..

Şimdi, yukarıda yazılanları hepimiz kavrayabiliyoruz..Peki temelinde bu kelimelerle adlandırdığımız yapıyı bir de “Astroloji” yani Astrobilimden dinleyelim ve perdelerimizi yavaş yavaş kaldıralım...Çok önceleri bilinen şeylerin günlük hayatımıza nasıl da farklı anlamlarda pratikleştiğini görelim.

1-“İkizler” “DÜŞÜNÜR” Neden? Çünkü hava burcudur.Hava burçları iletişim burçlarıdır.Çünkü “ikizler” “Merkür” iletişim gezegeninden herhangi bir şey hakkındaki ilk fikirleri alır ve düşünmeye başlar.

“Yengeç” idrak eder.Algılamaya ve anlamaya başlar.Neyi?İlk düşünülen fikiri.

“Aslan” hobi yapar.Artık fikir yavaş yavaş kafalarda şekillenmiş(idrak) ve pratik hayata geçirilmeye başlanmıştır..

2-“Başak” “DÜŞÜNDÜĞÜNÜ ÖĞRENİR”.Neden? Çünkü toprak burcudur.Toprak burçları, fikirleri daha derinleştiren burçlardır.İkizlerden alınıp şekillenen fikiri yeniden Merkür gezegenine başvurarak hobi olmaktan çıkarrp bir bilene başvurulması gerektiğini, kendince yorumlanması ve hayata geçirilmesi gerektiğini hissettirir.

“Terazi” uygulamaya devam eder.Fikirin orijinalini düşüncede ve pratikde dengede tutar.Küçük küçük paylaşımlara başlar.

“Akrep” uygulamayı genişletir ve kendince deneylere başlar.

3-“Yay” ÖĞRENDİKLERİNİ YAŞAR”.Nasıl? Paylaşılmaya açık ama tam şekillenmemiş olarak.Neden?Çünkü ateş burcudur.Fikirler olgunlaşmakta, ateş içinde fokur fokur kaynamaktadır.Ama bu ateşin seviyesinin kişiden etrafa yayılarak hafifletilmesi lazımdır.Yani suda ferahlatılması...

“Oğlak” yaşamaktadır.Fiziksellik boyutunda maddesel olarak fikir uygulanmakta,toprak serinliğinde ateş takriben dövülmektedir.

“Kova” aldığı yarı ateşli bombayı kendi dehasında yoğurarak maddiyatta sunma gayretindedir

4-“Balık” YAŞADIKLARINI PAYLAŞIR”. Neden?Çünkü su burcudur ve yarı ateş topumuz artık son olarak dövülmüştür.Paylaşım tam olarak gerçekleşmektedir..

“Koç “süreci tamamlamış, kendince uygulamaya ve kendinde ki bu gücü keşfetmeye çalışmaktadır..

“Boğa” artık yeni fikir veya fikirlerin gelişmesi gerektiğini, eski fikirin üstünde sabit olarak uygulanan pratik süreçler sebebiyle hissettirmektedir.Klişeleşme başlamıştır.

İşte en başta bahsettiğimiz dört “olgu” ve “Astorolojik” bakış açısı.Böylelikle oniki burcun insanların düşünsel sürecindeki astrolojik etkisinin anlamlandırdığı olgunlaşma evrelerini görmüş olduk...İlk anlatımımızdan farklı olarak, farklı bir bakış açısı yakaladık.
“İkizler”, “Başak”, “Yay”, “Balık” bu dört burç,evrelerin ve gelişimin başını çeker.Neden?Çünkü “Sabit”,”Değişken”, “Öncü” burçlar katagorisinde değişimin işaretçileridirler.Yani kısaca “Değişken” burçlardır.Öncüler kendinden önceki yapıyı en iyi ortaya çıkaranlar, sabitler ise ilk oluşum fikrinden en uzun sürede yeni fikre geçenlerdir.Sabit burçlar, fikri gerektiği müddet savunanlardır,genel görüş haline getirenlerdir.
Koç, Yengeç, Terazi, Oğlak öncüler...
Boğa, Aslan, Akrep, Kova sabitler...
İkizler, Başak, Yay, Balık değişkenler...

Demek ki düşünsel ve fiziksel yaşam ve öğrenim süreçleri “Astroloji”de bu şekilde temellendiriliyor.Temelinde bizim kafamızda yer eden her şey bu süreçlerden geçerek, tüm algımızın aldığı veya almadığı varlıklara yayılıyor.Bu ikinci bakış açımız.

Şimdi bir de en farklı gözden, “Tasavvuf”tan, çıkalım yola.Kişilerin korkup kaçtığı ve duyduğunda aman aman dediği terimler, nasılda yanlış biliniyor ve bakalım nasıl sonuçları var...En basit şekilde yukardaki dört “Olgu” nasıl adlandırılıyor.

1-“Şeriat” DÜŞÜNÜR.Fikrin temelidir, en alt alem, boyuttur. İkizler temellidir.Kelime anlamı olarak "kurallar birliği" anlamındadır, yani bizim ilk çıkış noktamızdır.
2-“Tarikat” “DÜŞÜNDÜĞÜNÜ ÖĞRENİR”.Uygulamanın pratik kilişelerinin temelidir.”Başak”burcu ile başlayan alemi algılayan yapının, bir mürşide tabi olma ve bir takım pratik uygulamalardan geçme zamanıdır.
3-“Hakikat” “ÖĞRENDİĞİNİ YAŞAR”."Yay" güdümlüdür.Olayları tüm bütünlüğü ile genelinde görür.Fikrin ayrıntı kısımları mana kazanır.Fikrin yaşanıp, tam manası ile olgunlaşmaya ulaşmasıdır.
4-“Marifet” “YAŞADIKLARINI PAYLAŞIR”."Balık" temellidir.Hakikat'a ulaşılmışın pratiğe dökülmesi ,ikizlerden fikirin alınıp başak yoluna girenlere yol göstermedir.Mürşid olma.Üstad olmadır.

En tepeden beri 4 “olgu” kabulümüzü başka ifadelerle yeniden gözler önüne serdik.Basit ama anlaşılmaz olana, anlaşılmasından "derin mevzular" diye kaçtığımız konulara, biraz daha farklı açılardan baktık.Hepimizin bildiğini daha da anlaşılır yaptık.

Fikirlerin somutlaşması için, başlığımızla adını koyduğumuz “BİR PORTAKALI YEMEK,PORTAKALI SIKIP SUYUNU İÇMEK NE KADARDA ZORMUŞ” pratiğine bir göz atalım o zaman.

1-“Portakal” bir meyvedir.DÜŞÜNDÜM.Söyleyen “İKİZLER”.Alem ŞERİAT
2-“Portakal” bir meyvedir ve ayrıca yenilebilir ve suyu sıkılarak içilebilir.DÜŞÜNDÜĞÜMÜ ÖĞRENDİM.Söyleyen BAŞAK.Alem TARİKAT
3-“Portakal”ın öz suyu içilebilen ve yenilebilen bir meyve olduğunu keşfettim, ben artık bunun suyunu sıkıyım ki elimdeki portakalı değerlendiriyim”.ÖĞRENDİĞİMİ YAŞADIM”.Söyleyen YAY.Alem HAKİKAT.
4-"Portakal" yararlı bir meyvedir bunu test ettim, bu meyvenin ağacını buldum ve sizede kendi ellerimle sıktım.Bir tadın isterseniz.”YAŞADIĞIMI PAYLAŞTIM”Söyleyen BALIK.Alem MARİFET.

İşte yeniden bir “paranormal” araştırma düzenledik.Klasik olanı analizledik, farklı isim aynı manada, düşünen "İkizler" e sentezledik.
Sonuçta, sistemin özünün farklı algılarda hep farklı isimlerle anıldığını, sonuçta manalarının bir ve birbirlerinden yalnızca isimleri ile ayrıldıklarını gördük.Hayatımızdaki en küçük ve sıradan olan herhangi bir şeyin günlük hayatımıza nasıl uygulandığını geçirdiği süreçlerden yola çıkarak tespit ettik.Bu yapıyı istenilen herhangi bir şey için rahatlıkla yeniden kurabiliriz.Bu uzun yazıya sabrettiğiniz için teşekkürler.Bir dahaki sefere görüşmek üzere.Bundan sonra "PORTAKAL SUYU" içerken daha dikkatli olursunuz inşallah:)...SAYGILAR

Hiç yorum yok: