12 Aralık 2011 Pazartesi

Krzysztof Kieslowski- Dekalog- 10- Komşuna Tamah Etme!


BABA ve Oğulları


Böylesi bir ruhsal tatminiyet ile biteceğini tahmin etmiştim serinin. Diğer filmlere oranla bu filmin metaforik anlatım teması (sujet) daha esnek. Karakterler daha vurdumduymaz, daha hareketli ve daha sempatik...

Diğer seri filmleri; daha ağır (yüksek bilinç) temalardan bahsediyordu demek istemem ama dekalog filmlerini tek bir filmmiş gibi kabul edip (500 dk) yorumlayacak olursak; dramatik giriş (1) bölümünün acı üzerine yoğunlaşmış yapısını, gelişmede bu acıların bastırılmış, bilinçaltı düzlemde saklanmış yapısını, sonuç bölümünde ise her neyse, ne olursa (böbrek bile gitse) olsun hayat yaşamaya devam eder, bilinçli eylemini rahatça görebiliyoruz.



Yani tek bir istem yönünden (karakter) değerlendirirsek filmleri; sonuç noktasına doğru bir saflaşma, tenzih olma halini yakalayabiliyoruz.

...

İki kardeş; babalarının vefatı üzerine 2 yıl aradan sonra tekrardan buluşuyorlar. Babalarının takıntılı kilitlerinden kurtulup evine ulaşıyorlar. Ama çok büyük bir sürpriz bekliyor onları: 250 Milyon Polonya parası değerinde bir pul koleksiyonu miras kalmış kendilerine.

Gözleri açılıp, bu acayip olayı maddi düzlemde değerlendirdikten bir müddet sonra babalarına- kendi yaşamsal aracılarına- özdeş kurmaya başlıyorlar.

Koleksiyona harcanmış bir adamın ömrünü görüyorlar. Babalarının koleksiyonunu maddi-manevi anlamda korumak için daha gelişmiş! önlemler alıyorlar.

Büyük olan karısı ve oğlunu geride bırakıyor. Küçük olan da o hippi hayatını.

İkisi birden, yeniden doğru düzgün yaşayamadıkları çocukluklarına dönüyorlar.

Zyvagintsev'in The Return filmini hatırladınız mı! Babalarının ölümüne üzülmeyip!, babalarının cesedini koydukları kayığın batmasına üzülen o iki çocuğu.

O denli altlara saklanmış bir baba hasreti vardı o filmde.

İşte bu iki koca adamda; babalarının vefatı ile kaybettikleri, belki de hiç yaşayamadıkları çocukluklarını, aile bağlarını, pul koleksiyonu bahanesiyle yeniden buluyorlar.

Büyük kardeş; maddiyata bağlı gibi gözüken bir amaçla eksik bir pul için bir böbreğini hiç düşünmeden verebiliyor.

Küçük kardeş; belki yıllarını verdiği popüler hayatına, kardeşine göz kulak olmak için rest çekebiliyor.

250 Milyon mu bunları yaptıran sizce!

Bu iki kardeşi, o küçük baba evinde buluşturan şey sadece para mı!

Neredeyse hiç tartışmadan, kavga etmeden beraber düşünebiliyorlar. Birbirlerinin hatalarını görmezden gelebiliyorlar. Kardeşlik bağlarının kopmuş olduğunu düşündüğümüz iki senelik süreçten sonra bile, pulları çalan adam olarak polise şikayet ettikleri kardeşleri için pişmanlık duyabiliyorlar...

Bu büyük para mı bu kardeşleri yeniden çocukluklarına döndüren. Hayatlarına yeni bir gaye tanımlayan.

Tüm geçmişlerini, sıkıntılarını bir kenara bırakmaya yönlendiren bu para mı!

Bir çocuk gibi olmadan, bir çocuk gibi küçük bir böceği hiçbir şey bilmiyormuş gibi heyecanla takip etmeden, benim krallığıma giremeyeceksiniz sözünü duymadınız mı Meryem oğlu İsa'dan...

Peki...

Bir koca sanatçı; salt maddi düzlemde yorumlanabilecek bir film yapabilir mi!

Baba oğullarına iki miras bıraktı:

Birincisi yeniden toparlanabilecek bir pul koleksiyonu...

İkincisi duyarlılık, sevgi üzerine kurulan bir çocuksu kardeşlik.

Siz birisinden vazgeçmek zorunda kalsanız, hangisini tercih ederdiniz?

TAMAH ETMEK

Tama'a: Kendinde olandan daha fazla elde edebilmek için açgözlüce davranmak olarak yorumlanabilir.

2 elma sende, 2 elma da karşındakinde. Gözün doysun, iki elmanı yemeden elma sayını 3,4 yapmak istiyor ve bunun için haddinden fazla emek harcıyorsun.

250 Milyon ederlik koleksiyonun var.

Birinci miras; maddiyatla ilgili, yani babanın yıllardır emek harcadığı, kendi yıllarını adadığı 2 elmayı, iki üç gün içerisinde 3 elma yapmaya adapte olmuşsun.

E kardeşim, 2 elma neyine yetmiyor be.

Sen kendini çok akıllı mı sanıyorsun. Yıllarca bir pulu bulmak için fırsat kollayan yaşlı kurtlardan daha mı akıllısın.

Burnunu kanattığın genç hırsızın öcünü almayacağını mı düşünüyorsun.

Yaa işte, böylece birinci mirasın elinden alınıverir.

Böbreğinden, 250 Milyonundan, az kalsın kardeşinden de oluyordun di mi!

O zaman ne yapacaksın, sabırla, dikkatle, yaptığın işe değer vererek koleksiyonunun sıfırdan oluşmasını sağlayacaksın.

İkinci mirasının değerini bilecek, birinci miras olan para için çalışıp, emek harcayacaksın.


Kieslovski filmlerinde piyangodan para bulan bir adam gördün mü hiç! Sence piyango talihlisi olan bir karakter Kieslovski filminde zenginliğini koruyabilir mi.

Sakin ol, kardeşlik sana yeter.

Para da gelirse ardından, ne mutlu sana...

Sarışın Adam

9'da yazmıştım, sarışın bir kader anı değişkeni adamı.

Bu sefer yok bu adam.

Onun yerine About Love'nin postane çalışanı, genç platoniği var bu filmde. (Dekalog 6)

Sıfırdan kurulacak bir hayat ve anlayışı için yardımcı oluyor bu gençlere, güler yüzüyle. Amaçsız sevgiyi hatırlatıyor, kendi filmindeki gibi.

Ölü balıklar vefat haberini gönderiyorlar bizlere.

İki adam, iki köpek ve burnu kanıyan genç; kimin daha akıllı olduğunu gösteriyorlar.

Aynı 3 puldan alan, iki eski kardeş ve köpekleri; bu işlere en baştan başlamak gerektiğini vurguluyorlar.

Böbrekten çıkan kanlı bezler, hem ruhların, hem de bedenlerin pisliğininin hırsız tarafından dışarı çıkarttıldıklarını...

Tek böbrekle de yaşıyor İnsan.

Hem de insanca...

SON

Seriyi dilimiz döndüğünce literatüre aktarmış olduk. (Çeviri)

Bir görüntü biriminin başka bir denklikle açıklanması, günümüz bilim ve sanatının haddi değil. Bir görüntü, yalnızca bir görüntüdür.

Görüntüye yapılan yorumlar, görsel bir eseri edebi- retorik düzleme yönlendirmek demektir.

Her çevirmen yaptığı çeviriden sorumludur.

Çevirmeni okuyan da kendi anladığından sorumludur.

Edebiyat ya da diğer sanatlar; salt bir görüntünün imgesel dünyasını bize taşıyabilselerdi eğer insanlığın fotografi ve aşkınlığı sinematografiye ihtiyacı olmayacaktı zaten.

Bu yüzden siz de Dekolag serisinin çevirisine girişmek niyetindeyseniz (izle- yorum yap), tavsiyem o dur ki; teknik ve estetik bilgilerinizi birazcık kenara bırakın.

Filmin kalbinize ulaşmasına ortam hazırlayın. (Meditare)

Filmin sanatçısının duygudaşı olabilirseniz eğer, zihninizin yapacağı teknik ve estetik hatalara ben kefilim.

Saygılar sevgili dostum Kieslovski.

Görüşmek üzere...

13.12.2011

Hiç yorum yok: