2 Mart 2011 Çarşamba

Krzysztof Kieslowski- Dekalog- 3- YALAN SÖYLEME!

YALAN SÖYLEME!

Sebt günü dedikleri bir gün var. Sabbath Day deniliyor aslında. Hint- Avrupa dilleri kabulüne göre j- z, b ise p olabiliyor.

Sebt; Sept; September oluyor da hani.

Ben de bir Eylül ayında doğmuştum o yüzden aklıma geldi. Ben de doğarken tatil gününe, ibadet için başka her şeyden vazgeçildiği güne denk gelmişim...

Sebt günüyle ilgili olan 10 emirden (!) Kieslovski'nin filmlerine göre yorumlayanlar 3. filmi; "Sebt gününde holy olmak" olarak isimlendirmişler.

Yalnız; ben filmi izlediğimde "yalan yere" konuşmak ve doğal olarak da "yemin vermek" " for the god" manalarına göre yorumladım.

Bu film yalan söylemek, bir fiili durumu kendi lehine çevirmek için ahlaki sınırları zorlamak "metaforu" üzerine yorumlanmış diyorum yönetmen tarafından...

O yüzden bu 3. filmi diğer 10 emir ve diğer dini metinleri taradığımda gördüğüm (Remember the Sabbath Day to keep it holy) lafzına göre değil de; (thou shall not take the name of the Lord in thu god in vain) mantığına göre yorumladım.

Yalan söylemedim yani, biraz vakit ayırıp metaforu çözmeye çalıştım.

Sen de yapmalıydın...

YALANCININ MUMU

Bayan arkadaşımız; noel'ini yalnız geçirmemek adına, bir takım değişik stratejiler oluşturuyor.

Evli olan eski sevgilisini yanına çekebilmek için gerçek kocasının kayıp olduğu yalanını söylüyor. Sabaha kadar iki eski sevgili etrafta dolanıp duruyorlar.

Bu arada olan; evde kocasının geri gelmesini bekleyen ev kadınına oluyor.

Nuri Bilge'nin Üç Maymun'u gibi Kadın Sevgilisine, Koca Karısına ve Adam- Bizlere yalan söylüyor.

Adam; halen unutamadığı sevgilisin yalanını anlayıp yanından ayrıldığında evdeki karısına da yalan söylüyor.

Bize de yalan söylüyor yani...

Film yeniden en başa, yalan üzerine kurulmuş hayatın temeline dönüyor.

Döngü bu; ne yaparsanız yapın, yalan yere konuştuğunuz önemli noktayı ihtiyari olarak doğrulamadıkça yapmak istemediğiniz zararlı alışkanlıklarınızdan vazgeçemeyeceksiniz.

Mumunuz da bitiyor benden söylemesi...

FİLM

Bu sefer bir dönüşüm yok. Yani geniş bir metafor olarak; hayatının eksikliklerine ses çıkartamamak var temelde.

Karını kaybetmek istemiyorsan göz yumacaksın.

Sevgilinin yalnızca fiziksel güzelliği seni kendine çekmeyecek.

Karın çirkin olsa da senin nazını çekebilecek bir kapasiteye sahip olacak...

Mavi gözlü sarışın kadının karşısına; esmer ve "göz doldurmayan" bir kadın konulmuş. Bir tarafta arzu ve isteğin kamçıladığı yalanlar, bir tarafta sabit ama doğru bir hayat tarzı.

Sigarayı bırakacaksın. Kahveyi bırakacaksın. Kola içmekten vazgeçeceksin. Yalan söylemeyeceksin.

Zor be arkadaş, hem film için, hem bizim için...

02/03/2011

Hiç yorum yok: