12 Şubat 2011 Cumartesi

Bornova Bornova- İnan Temelkuran

Düz Lise


Yaşayan bilir. Hisseden. İçinde kalan bilir bu eski, grımsi salyaları.

Anadolu Lisesi, Meslek Lisesi, Süper Lise.

Hepsi adam olacak çocuğu yetiştirebilirler. Evet. Hepsinin olasılığı büyüktür. Buralardaki her çocuk biraz serserilik yapmıştır ama; "Düz Lise" kobayları "serserilik" kavramını yaratmıştır.

Düz Lisenin yarattığı bir kavramı kullanırlar diğerleri...

Ben de liseliyim, hem düz olanından. Gerçi bizden sonra bazı düz liseleri "Anadolu" lisesine terfi ettiler ama yine de aynı tas, aynı hamamdır orada kaydolan. Öyle midir?

Hocaları, mevkisi, müdürleri kötüdür demiyorum! Haşa! Ama bir faklıdır oralar. Halen liseyi bitirememiş, açık lise okuyan, ya da sanayi de çalışan "eski mafya" arkadaşlarıma da sorabilirsiniz. Biraz enteresandır oralar.

İçeri girerseniz; çalışkan ve sessizleri ön sıralarda görürsünüz.Çalışkan ama az yetenekli. Yani sıradan, anlarsınız işte... Biraz arkalarda sınıfın yeni tembelleri ve geçen sene sınıfta kalmış  iri kıyım gençlerle karşılarsınız. Ne defter, ne kitap vardır onlarda. 

Hadi tembelliği anladım da, ne ahlak, ne de büyüğe saygı vardır oralarda. "Arka Sıradakiler" de derler oradakilere...

Tam gün eğitim ise okulunuz, öğlen aranızı, azcık olan paranızla sigara, bira, ota yatırırsınız. Yakındaki bilardocuda belki aç olarak, belki de simitle vakit geçirirsiniz. Camel alsanız yeterlidir, eğer paranız varsa.

İlk önce abilere yakın olmak gerekir. Sizi sınıfta da okulda da onlar korurlar. Ama abiler sizi maşa niyetine kullanırlar çoğunlukla...

Ders yoktur, bilinç yoktur, aslına bakarsanız gözüktüğü ve sorulduğu kadar kız da yoktur. Kız da bulamazsınız, bulanlar da zaten şeytan tüylüdür. Ya dayak yer kız yüzünden öldürülür, ya da kendisi dayak attırır abilerine; kız arkadaşına bakanı.

Hem yakışıklı, hem de serseri olmak zordur düz lisede. Seçmelisinizdir bir tanesini...

Büyük şehirlerin Düz Liseleri yetişen Türk gençliğinin izdüşümünü oluşturur. Oradan kafanızı kurtarıp üniversiteye girerseniz, "mucize insan" derler size.

Antalya, İzmir gibi deniz kızlarının ve omuzlu erkeklerin mahellelerinde daha bir "cinsel" aktivasyonlar görülmektedir diğer büyük şehirlere oranla.

Nedendir bilinmez...

11 dersten, 8 zayıf (1), 2 (sıfır) alırsanız, size nasıl üniversite verirlerki. Siz nasıl liseyi bitireceksiniz ki. Ya düzeldiniz, okul puanınız da çok düşükse...

Kafayı kurtarıp okuyan ADAM olmak zordur düz lisede. Gidin bakın dershanelere ilk üç sınıfın kaç öğrencisi düz liselidir. Ben söyleyeyim sadece 1 (bir).

Allah kurtarsın, Devlet kurtarsın, mucizeler olsun da Adam çıksın oralardan.

İşte ben de şimdi böyle bir mucizeyi hatırladım bu filmle. Harika bir oyunculuk, harika bir deniz kenarı gençliği ve harika bir İzmir örneklemesiyle.

İşte size hem görüntüde, hem de sözde DÜZ LİSE...

Mutlu olun...

ANILAR

Küfür ağza büyüklük getirir kenar mahallelerde. Etmek istemeyen bile raconu için küfür etmek zorundadır. Muhabbetler karı- kız, fantezi, kesme- öldürme ve reisliklerle doludur.

O yüzden filmin uzun diyaloglarını hor görmeyin. Hayatı böyledir buranın, okusan da okumasan da bir duvar taşının üstünde geçer vakitlerin.

Çoğumuzun da ailesi maddi durumlarını korumuş ailelerdir aslında.

Teknik olarak bakınca; bu kadar uzun süreli "tele- mercek" hem kameramanı hem de beni yormadı değil aslında. Sabit olsun da demiyorum, ama biraz da dinlenseydi kameraman güzel olurdu diye geçirdim içimden bir anda...

Kurgu rengi, dağılmış ve bozulmuş zaman ayarları, kendi estetiği için tutarlı diyorum. Nasıl anlatılması gerekiyorsa öyle anlatılmış hikaye. Ama hamile kalmış kadın ve taksicimiz:

Gerek var mıydı onları bir daha göstermeye bilemiyorum.

Zaten biliyoruz, ben dahil, her adam biliyor, oralardan güzel bir olay çıkartmak bir "mucize" dir.

Peki sanatçı, mucizeyi sever mi?

Tabiki sever. Sanat büyü işidir derler, mucizevi şekilde o karanlıklar içerisinden bir güzellik çıkartmak gerekir. Kimsenin beklemediği, beklemeyeceği şekilde. Hem de sanatının o koca estetiği içerisinde. Ben göremedim mucizeyi sanatçı! Görmeliydim... 

Değil mi sanatçı! Değil mi Düz Liseli yönetmen! Sen de bir mucize değil misin?

Yoksa yakınından geçtiğin basit bir bisikletçi çocuğu mu anlattın bize. Bisikleti tamir eden o pis ellerinle...

13/02/2011

Hiç yorum yok: