30 Mayıs 2010 Pazar

Undisputed III: Redemption

8.7/10...Boyka'nın kırılan bacağı, onuru, yenilmezliği. "Ben dünyanın en komplike dövüşçüsüyüm" der kendisi. Ong Bak ve Ip Man serilerinin dövüş sahnelerinden daha az planla çekilen; yani daha gerçekçi olarak aksiyonu gördüğünüz, bu film serisi ilk başından beri "en iyi dövüş filmi" takma adıyla etraflarda dolanıyor. Bu akrobasi ve aksiyonu, hatta beklenmedik şekilde iyi bir film konusunu çok yerde bulamazsınız. Seriyi baştan sona izlemeyi; bu tür film mudavimlerine önemle salık veriyorum. Bir de Blood&Bone var, bakmalıyız...

Almost Famous

7.8/10... Eskiler içinden; müzik tutkunlarına enerji verebilecek bir filmdir kendisi. Ünlü olmak ve getirdikleri ile uğraşmakla yükümlü küçük adamın hikayesidir kendisi. Benim gibi sinema yazmak yerine; röpartaj peşinde koşarak, kişisel fikirleri ile derli toplu bir yazıyla ertafa çıkmaktı derdi. Annesinin aşırı kontrolcü yapısına sekte vurmaktı hikayesi. Müzik ve sinema birleşkesi, ünlü olmak ya da kendin olmak gayesi, izlenesi, gaz alınası bir örnektir kendisi...

Magnolia

7/10... Öyle yaprak yaprak iç içe girmiş, dolaylı olarak birbirine bağlı konuların, farklı açılardan anlatılması ana konumuz. Bir büyük, bir de küçük denek ve birbirlerine benzer karakterler. Gençler bilse; yaşlılar yapabilse di mi? Çok fazla konunun işlenmesi özdeşleşme kurmamızı engellese de; film sonunda güzel bir matruşka açılımıyla açık uçlu olarak sonuçlanamıyoruz. Karışık, özel izleyicileri kendine çeken, fazlaca entelektüel bir film. Oyuncu kadrosu ve oyunculuklar da gayet iyi sanki!

Solomon Kane

7.5/10... Öyle özlediğimiz bohem ortamları, eski çağları karşımıza çıkaran bir eser. Fiziksel kuvvete dayalı insan gücünün, kişisel tecrübenin, bireysel tanrı inancının ve günahlarımızın kefaretin anlatıldığı mistik bir eser. Çok başarılı olmasa da; film atmosferini doğru sunduğu ve güzel bir konu ortaya koyduğu için izleyebileceğimiz bir eser. Orta halli, sevecen, kendi çapında bir eser. Bir sinema eseri işte...

Everything Is Illuminated

7.5/10... Paradoks'tan Övünç arkadaşımın alter egosunun beslendiği filmlerden birisine benziyor sanki. Dışarıdan hiç komik gözükmeyen gayret ciddi bir yapı kuruyor, eserlerinizde komediye önem veriyorsunuz. Bu filmde; Coen kardeşlerin zekice esprilerini, enteresan bir film konusunu ve bir aile dramını göreceksiniz. Bir hayal ürünü içindeymiş gibi epik olaylarla karşılacak, müziklerle filmden kopacaksınız. Olsun; bence izlenmeli, gerçekten şirin bir film...

Before The Devil Knows You Are Dead

8/10... Büyük abinin geçmişini saklayarak büyük bir kinle beslendiği, aile içi sapıklıkların ve entrikaların kol gezdiği, film süresi ortalarına kadar biraz yoran ve sıkan ama finale yakın bölümlerde insanı "acaba ben olsam ne yapardım" sorusuna götüren karışık bir film bu. Büyük çocuğun tecrübesizlikten dolayı eksik büyüdüğü gerçeğini unutmamak lazım. Ne kadar anlatsam işe yaramayacak; bu kompleks filmi izlemelisiniz. Bu arada küçük kardeşler; hep paçayı kurtarıyorlar...

9

7.7/10... Yaratılış mitlerine alt metiniyle dokunduran, güçlü grafiklere ve iyi bir film fikrine sahip, enteresan bir ani-film. Digital ortamlar kullanıldığında yaratıcılık ve inandırıcılık yetilerimiz ayyuka çıkıyor. Gizli gizli vizyondan silinen bu şirin, eğlenceli, biraz da üstüne konuşulabilecek animasyonu izlemeye davet ediyorum. İzlenebilir...

28 Mayıs 2010 Cuma

Kick- Ass

7.7/10... Kahramanlar içimizde. Kalbimiz kırık, fiziksel olarak zayıfız, su bidonunu bile yerden kaldıramıyoruz. Resim yaparım, göbek atarım diyorsan hatta hatta sadece bunları yapabiliyorsan ne mutlu sana. Biraz duyarlı hale gelirsen; ya da doğuştan duyarlı! bir kişiliğe sahipsen sen de süper kahraman olabilirsin. Artık uçmana, kaçmana gerek yok. Git ve ağaçtan bir kediyi indir, annene çamaşırları asmasına yardım et. Doğu "neden ben", batı "ben ne yapabilir" soruları ile uğraşadursun; batı yine her zamanki gibi yukarıdan konu çalıyor. Önemli olan duyarlı olabilmek, egona biraz dur diyip kendin için olmayan bir şey için fedakarlıkta bulunabilmek. Unutma sonunu düşünen Ass- Kick olur. İşte böyle çalıntı konuyu işleyen güzel bir filmdir bu...

Dev D

7.5/10... Bollywood; Trainspotting ile birleşivermiş. Film boyunca aşık olduğunu düşündüğü bir kadının peşinden koşan Dev, hatasını telafi edemeyeceğini nlayarak kendini tamamen karanlığa bırakır. Karanlık içerisinde dolanan başka bir hayat kadını ile yolu keşisir ve enteresan olaylar karşımıza çıkar. Görsel olarak Danny Boyle'den yardım alan Bollywood; kendi özünü yitirip Hollywood kopyası olmaya devam ederse Fakirizm hastalığının kompleksli dışa vurumlarına daha fazla direnemeyecek. Kültürünü koruyamazsan, sinema da kendin yitirir ve köklerini kaybeder. Nerede bir 3 İdiots nerede bu! Neredesin Bollywood...

27 Mayıs 2010 Perşembe

No Country For Old Men

7.8/10... Coenlerin pratik zekalarını zirveye tırmandırdıkları, ters köşe mantığıyla alt metini gizliden gizliye tabana yaydıkları, sinemasal ögelerin yer bulmakta zorlandığı bir kesit. Bu adamlar hikaye üzerinde çok çalışıyorlar. Senaryonun her öğesi belirli bir matematiksel sürece hizmet ediyor ve film zamanı boyunca zihnimizi dinç tutuyor. Önce ses, sonra görüntü. Kaza sahnesindeki gibi; önce ters plan, sonra ses- gürültü ve olay. Edebiyat sona erdiğinde; yetilerin el verdiği oranda bir film ismi ve bu ismin alt metinde kendini göstermesi. Coen'ler zeki adamlar, lakin zeka tek başına yeterli midir? Sormalı, düşünmeliyiz!

24 Mayıs 2010 Pazartesi

Temple Grandin

8.5/10... Otizm tanısını dört yaşında sırtına yükleyen Temple ve annesi; kendilerini çok zor bir hayatın içinde bulurlar. Gerçek bir hayat hikayesinden yola çıkarak tasarlanan film; hikaye kahramanının sınır tanımaz fotografik hafızası ile bizleri büyülüyor. Olmazsa olmazların olmadığı, olmasa da olurların buluştuğu karakterimiz bizi enteresan hareketleri ile acımak fiilinden, hayranlık mertebesine hareket ettiriyor.

Cannes 2010 Patladı!

 Ünlü yönetmen Tim Burton başkanlığındaki Cannes Film Festivali jurisi en iyi film ödülüne "Uncle Boonmee who can recall his past lives" (Geçmiş hayatlarını hatırlayan Boonmee Amca) isimli Tayland filmi layık görüldü.

Böylece, Tayland katıldığı ilk Cannes Film Festivali'nde büyük bir ödül kazanmış oldu. Cannes Film Festivali en iyi yönetmen ödülünü ise Mathieu Amalric "On Tour" filmiyle kazandı.

Tim Burton, Penelope Cruz, Benicio Del Toro ve Kate Beckinsale gibi yıldızların üyesi bulunduğu Cannes Film Festivali jurisi en iyi kadın oyuncu ödülünü Fransız aktris Juliette Binoche'ye verdi.

Binochet ödül kabul konuşmasında filmin yönetmeni Abbas'a etkileyici sözler söyledi ve onun kamerasının kendi kadın oyunculuğunu öne plana çıkardığını söyledi.

Cannes Film Festivali en iyi erkek oyuncu ödülü ise iki erkek oyuncu arasında paylaştırıldı. İspanyol aktör Javier Bardem ve İtalyan aktör Elio Germano Cannes en iyi erkek ödülüne birlikte layık görüldü.

Prience of Persia: The Sands of Time

6.8/10... Son 3D oyunlarını oynayanlar için tanıdık atmosferler, karakterler ve aksiyon sahneleri. Oyunun hikayesi eğer biraz daha açık uçlu olsaymış; film yapanlar için de kolaylık sağlayabilirmiş. Film bu büyük hikayeyi tabanına yayarken zorlandığı için; doğal olarak hızlı geçişler, kim vurduya gitmeler ve ani oluşlar ile karşılaşmamız kaçınılmaz oldu. Biraz daha para ve zaman ile klasikler arasında yerini alabilecek bir filmi; ilgisizlik yüzünden elimizden kaçırmış ve oyunun manyaklarını birçok zevkten mahrum bırakmış oluyoruz sadece. Atmosferi ve aksiyon sahneleri için izlenebilir.

Mary and Max

7.2/ 10... Adam Elliot'tan bir stop-motion şakası. Edebi bir masal anlatımında olduğu gibi gönderilen mektuplar sayesinde bir anlatıcı ile karakterlerimizi tanıyoruz. İki yalnız öteki karakterin, hayatları devam ederken dostluklarını devam ettirmesini ve bu dostluğun aslında çoktan sınırlarını aştığını farkediyoruz. Çok zor bir anlatım olmasına rağmen, karakterlerimiz kendileri konuşup kendileri oynasaydı çok daha büyük bir özdeşleşme ile hikayenin ortasına cuk diye oturabilmemiz sağlanacaktı. Zor bir film, ağır tempolu ama izlenebilir...

22 Mayıs 2010 Cumartesi

Ninja Assassin

6.7/10... Ninjalar artık eski devirlerde kaldı diyoruz. Öğretilerinin hafızalardan silinmemesi amacı uğruna yaşayan ve öğretilerini gizli gizli seçilmiş kişilere öğreterek yasa dışı işler çeviren grupların olduklarını biliyoruz. Ninjalık ve samuraylık; uzak- doğu efsaneleri bunun içerisinde yer alıyorlar. Vurdulu, kırdılı, bol stop motionlu, sıradan bildiğimiz konuları işleyen, görsel açıdan zevk ve hırs katabilecek bir film. İzlenebilir...

The Man From Earth

8.5/10... Hıristiyanların kendilerini yokladıkları; bolca derin düşüncenin gizli bir mucizenin içerisinde barındığı, alt metniyle son zamanların en güçlü filmi olabilecek eseri. İnsanların kendi düşüncelerini kalıplaştırıp din kalıbı dahilinde başkalarına empoze ettikleri gerçeğini; kendi düşüncelerinin dışında başka bir şeye inanmanın çok zor olduğu bir dönemde, değişiminin çok zor olduğu yaş ve meslek grubuna dahil olan insanların kıvranışları altında seyrediyoruz. Kro magnon olduğunu söyleyip; şu ana kadar yaşadığını iddaa eden bir bilge adama karşı nasıl bir silahla savaşabilirsiniz. Ya inananacak ya da inanmayacaksınız. Hayatın tüm şifresi de buralarda değil mi zaten. Kesinlikle izlenmeli bir bilgi kaynağı...

Başka Dilde Aşk

7/10... Acındırma demagojisine girmeden doğrudan hikayesini anlatan, özrümüzü sıradan bir düzleme taşımasıyla kendini yücelten bir eser bu. İnsanın insana duyduğu aşkı, sağır arkadaşımızın kendisiyle ve annesiyle yüzleşmesini, call center çalışanlarının isteklerini, galatasaray spor kulübünün kürek takımına yaptığı desteği ve hiçbir özrü olmadan insanların kendilerini özürlü hale getirmelerini seyrediyoruz. Özürlü arkadaşlarımızın özürlerinden dolayı hoşgörüyü değil, salt ve tamamen anlaşılmayı istediklerini film boyunca gözlemliyoruz. Hikayenin önemini sinematografiyle de desteklemeden, dizi avamlığıyla neden kayda aldığımızı da düşünüp, puanlarımızı kırıyoruz.

The Little Big Soldier

8/10... Little Big Soldier; küçük adamların büyük sinemasal destanlarının işlendiği çok şirin, aksiyon ve hikaye odaklanması içeren, her tür takipçilerinin beğenisine mazhar olacak, maneviyata, kültüre, kendine dönüşe işaret eden, izlenebilir bir Jackie amca filmidir...

A Christmas Carol

7/10... Güçlü bir dönüşüm hikayesi. Açıkçası hayatını karmaşık olaylarla geçirmiş yaşlı bir sabit fikirlinin karşılaştığı mucizevi olayların; "Sır Perdesi" adlı bir programdakilerden büyük bir farkı yok. Animasyon detayları, seslendirme ve estetik doyuruculuk bizim hikayelerimize de katılsa; acaba bu kadar net bir özdeşleşme kurabilecek miyiz? Hollywood'un sunduklarını kabul edip; hikayeler oluştururuz, ya da Hollywood bizim hikayelerimizi daha güçlü projeler olarak bize geri döndürür. Sonuç odaklı, estetik özellikleri ile öne çıkmaya çalışan bir ani-film. İzlenebilir...

Trainspotting

6.5/10... Çok derinlerde sıradışı olmak, sıradanlıktan kaçmak niyeti bulunan bir gencin kendinden, arkadaşlarından ve en önemlisi alışkanlıklarından kaçmaya çalışması yer alıyor. Film amacına ulaşıyor mu bilinmez ama; filmin içindeki gel-gitlerin bu şekilde alışkanlıklara sahip vatandaşlar için çok tanıdık gelebileceği...ni düşünüyorum. Özel izleyici dışında Türk seyircisine çok fazla hitap eden bir film değil. Bu sonuç iyi mi, kötü müdür? Sorulması gereken asıl soru bu olsa gerek...

The Imaginarium Of Doctor Parnassus

7/10... İnsan zihnine açılan karmaşık bir yol. İnsanın kendisini bulduğu bir zaman tüneli. Bu tünelin sahibi enteresan bir zihin. İyi oyunculuklar ve hatır için ortaya çıkan bir yıldız töreni. Vakit geçirmek, eğlenmek ve çılgınca turlar yapmak, rahmetliye son bir uğurlama töreni düzenlemek isterseniz, bu epik masalı izleyebilirsiniz...

The Moon

8.4/ 10... Hani düşük prodüksiyon ve yüksek emeği birleştirip minimal bir yapı kurarsın ya! Hani biz böyle bir yapıyı kurmak için parklara, bahçelere, ormanlara veya kapalı bir mekana gireriz ya! İşte bu adamlar da aya gitmişler. Tüm detayları düzenleyip, senaryo ve alt metini hakkında büyük uğraşlara girmişler. Evrime insanın bedensel olarak varoluş temellerine gizli gizli dokunuşlar sergilemişler. Sıkılmadan, kapitalizmin ve liberalizmin, bireysel ahlak üzerinden tartışmalarını seyredelim. Kendimizi bırakalım filme. Çok düşünmeyelim. Ay'da gibi hafif hissedelim kendimizi...

Güneşi Gördüm

7.4/10...Ötekileştirme faaliyetlerinin içinde bulunduğumuzu unutmamamız için verilen birçok örnekle dolu bir hikayemiz var. Sinema; yaptığı tespitle izleyicisini dolaysız olarak soruyla karşı karşıya bırakmalı ve çok fazla söylem içine girerek seyirci manipüle etmekten kaçınmalıdır. Soru yani tespit; sinemanın içinde cevabıyla birlikte dolaysız olarak bulunmalıdır. Hikaye sineması yüzünden insanların duyarsızlaştığını düşünebilen bir sinemacı hikaye sinemasının önemli yönlerini çekmeli, kendince bir sadeleştirmeye gitmelidir. İnsanlar artık bildikleri sorunları kendilerine hatırlatmamak için başka şeylere zaman özellikle sinemaya vakit ayırmaya başladılar. Tespitle manevi bir açılım sağlamak sinemanın yegane amacı olmalıdır. Neden anne ve çocukları karşılaştırırken düşük kare ve dramatik bir müzik yapısını kullanırsın. Kitap okurken müzik dinmelekten ne tür bir farkı olabilir...

The Blind Side

8/10... Klasik hollywood anlatısının içine dahil edebileceğimiz, hikayesinin gerçeğe bağlılığı ve güçlü oyunculuklarıyla benzerlerinden ayrılan, tebessüm yaratması olasılığıyla izlenmesi gereken bir film olduğunu düşünüyorum. Modern kadının temsili ve hayatın içindeki yerini görebileceğimiz, inisayatifin kadının elinde olduğu bir eser. Herkes Oher gibi kısmetli mi, olacak olan durdurulabilir mi soruları da cabası tabii ki...

Defendor

Enteresan filmlerden bir tanesi. Kendini süper kahraman olarak tanımlayan karekterimizin başından geçen trajikomik olayları izliyoruz. Son zamanlarda süper kahramanların güçlü olanlarını, sıradışı özelliklerini sahip olanlarını değil, hiçbir fazladan yetisi olmayan ama en küçük hareketiyle dünyaya iyiliği yaymaya çalışan kahramanları görüyoruz. Bunun nedenini genel olarak insanın maneviyatından uzaklaşıp, çok güçlü bir şekilde enaniyet duygusuna boğulmasına, insanın insana saygısının, fedakarlığın yavaş yavaş ortadan kaybolmasına bağlayabiliriz...

Celda 211


8/10...Prophet gibi; mapushane duvarları arasında geçen bir öykümüz var. İyi film fikrinin; film açılış sekansı ile birlikte karşımıza sunulması bizi ekrana bağlamakta önemli bir rol oynuyor. Bir insanın düzenli geçen hayatının hangi mili salisesi içerisinde, hangi durumun hal bulacağını bilemiyoruz. Suçlu olmak ne kadar kolay, ya da ne tür durumlar tüm dış keyfiyetinizin sınırlandırılmasına sebep olabilir. İnsan, suç ve cezası üzerine keskin hatları olan bir film. Goya 2009 ödüllerini -en iyi film dahil- topladı diyorlar. İzlenmeli...

Peygamber

8.2/ 10... Bu filmi izleyen veya tavsiyem üzerine izleyecek kişilerle derin tartışmalara girebilirim. İnanılmaz zor bir içeriği; kendiliğinden sönümleyerek oluşturmaya çalışan bir elçilik filmi. Dolaylı yollardan geniş bir laf sokumu, dolaysız olarakta güçlü bir görsellik sunuluyor. Derin analizini yapmadan, yorumları size bırakıyorum. Hadi kolay gelsin...

Up


7.6/10... Pixar animasyonlara methiye düzmeme gerek yok heralde. Konusu itibariyle; insanların geçmiş ve gelecek ayrıntılarında sıkılıp kalmasıyla şimdi denilen önemli veriyi ellerinden kaçırmasını anlatıyor. Positivist yaklaşımların materyalist düzende ayyuka çıkmasını sağlayan ev materyali, insanın yalnızca bir beden olmadığını ve etrafına olan sorumluluklarından kaçmaması gerektiğini anlatmak için bir diyalekt kabul edilmiş. Derin arzulu, manalı eğlenceli, her yaş filmi...

Hayat Var

Yüksek görsellik unsurları ile desteklenmiş, arınmışlık ve sadeliğin küçük bir kızın vahim hayatından örnekle anlatıldığı, bir sanatçının sahip olması gereken insanoğluna ait umarın, zamanının çaresizlikleriyle kaybolmaması gerektiğini ortaya koyan, önemli, biraz yorucu izlenmeli Reha Erdem filmi. Sanatçı ve sanat öğeleri üzerine analiz edilmesi gereken önemli bir sinema eseri...

Let The Right One İn


8/10... Vampir isevi cinsine farklı bir pencereden bakan, önemli bir aşk hikayesinin üzerine kurulu, karmaşık insan duygularını içinde hapseden izlenesi bir film. Kız çocuğunun insan kanını bulmak için kullandığı araçlardan biri olmak, ya da insan görünümünde kendine benzer bir kızın sevgilisi olmak. Böyle güçlü bir varlık için tüm hayatından vazgeçebilir misin? Ya da zaten vazgeçen olduğun için bu kız çocuğu seni buldu. Açık uçlu, keskin hatlı, farklı bakış açılı, kompleks bir film...

Başkalarının Hayatı


8.2/10... Başkalarının Hayatı; siyasi ideolojilerin altında insanın sanat aracılığıyla kendini aradığı, sanatın açık kapılar ardında önemli insani titreşimler yarattığı filmlerden birisi. Sanat ve akıl, duygular ve kalıplar, sosyalizm ve fazişm karşı karşıya. Zayıflıklar ve en önemlisi insani meziyetler. Sanatın Almany...a üzerinde bıraktığı önemli ipuçları için isimsiz kahramanları takip etmemiz yeterli.

Elit Squad


En önemli askeri birliklerden birinin iç dünyasını görüyoruz. Takım liderinin tüm hayatını verdiği birlikten ayrılma çabalarını, ayrılma isteğinin getirdiği duygusal zorlukları ve kendisi yerine seçilecek kişinin alması gereken eğitimleri inceliyoruz. Askeri bir aksiyon yapısının en altında yer alan; insanı duyguların şaha kalktığı izlenmesi gereken önemli bir film...

Yip Man

8.6/10 ...Wing Tsun kungfu öğretisinin en önemli uygulayıcılarından Yip Man'ın hayat öyküsü. Çin- Japon siyasi dönemini, kungfunun felsefik açılımlarını, bedenden hareketle tabii ve nefsi sınırsızlıkların durgunlaştırılmasını, güçlü bir hayat öyküsünü ve en önemlisi inanılmaz görselliğin kungfu blok-ataklarıyla süslenmesini izlemek isteyenler için birebir. Çok iyi bir kültürel yapının üstüne kurulmuş aksiyon dengesi var filmin. Devamı da çekilmiş ve Rocky tarzı bir seriye bağlaması söz konusu. Sonraları Bruce Lee'de katılabilir bizlere...

Little Miss Sunshine


8.4/ 10... Film; her biri kendi dünyasında, birbirlerinden manen uzak kalmış aile bireylerinin, küçük bir kız çocuğunun hayali aracılığıyla kendi problemlerine çözüm aramalarını, sıkıntılarından kurtulmaya çalışmalarını, bu bahanenin peşinden koşmalarını ve rahatlamaya çalışmalarını konu alıyor. Çözüm oldu mu bilinmez ama film; bir ailenin fertlerinin kendileriyle yüzleşerek tatmin olabilmelerini, sonuç olarak kurtlarını atmaları sayesinde yeniden bir aile olabilmelerini anlatıyor. Baba kendi sistemiyle; kazananların her zaman pes etmeden devam etmeleri gerektiğini bir alt metin olarak gözümüze sokuyor. İzlenmeli filmlerden bir tanesi...

Kıskanmak

Görselliğin dönem kabuğu altında şölenleştiği, bireyin iç dinamizmini ortaya çıkartmanın keskin bir hal alarak hikayelendiği, edebi bir taslak modülünün görsel aktarımının hedef alındığı bir sanat eseri. Kendini salt olarak kucağımıza bıraksa, ifadesinin içine kendi yorumunu katmadan bize olduğu gibi sırtını yaslasa, suç ve ceza efsanesinden hareketle aptal olduğumuzu tasarlamadan son sahneyi gözümüzden saklasa; yüksek bir ahlak eserinin, iyi bir tespitin ve iyi bir anlatımın içinde bulacaktık kendimizi...

Vavien

7.2/ 10... Hikaye bazında; sıradan hayatların sıradan olmayan mizahını konu alan, oyunculukları sade, klasik senaryo geçişleri yerinde kullanılan, absürd yapısını; soğuk sinematografisinin kendiliğinden ortaya çıkaran, zekice tasarlanmış, seviyeli, hikaye anlatımını mihenk edinmiş, beğenilecek ama sinema adına ortaya t...aklit dışında bir şey koyamayan bir iki yönlü film "Vavien"...

Kolpaçino

7.5/10... Kabuklaşmış, sulanmış ve başrol oyuncunun ağzına bakar halde beklememize neden olan komedilerden değil. Konusuz, sıradan bağlantıları sayesinde repliklere kitlenen, ana karakterleri dışında kimseyle ilgilenmeyen filmlerden de değil. Absürd, sulanmamak için ana konuyu bekleyen, küfürlü, iyi oyunculuklar içeren..., alaturkası ve fazlaya kaçtığı sahneleri dışında izlenebilecek bir eser...

Konuş Onunla

7/10... Konuş Onunla; erkeklerin dünyasına kadınlar üzerinden adım atarak, aşk ve karşıtı egonun birleşme noktasına temas ediyor, saf sevginin teslimiyetine göz atıyor, geçmişi yaşayanların yaralarına göz atıyor, dostluk terimini inceliyor ve son olarak yeni bir aşk hikayesi ile kapanıyor- açılıyor. Yani bu kadar dertli bir film, bu kadar tespit ve fazlaca müzik. Zihin boyutunun üstüne geçmesini beklemeyin...

When in Rome- Aşk Çeşmesi


6.8/10... When in Rome (Aşk Çeşmesi); klasik "git-gel- ama benim ol" stratejisi üzerinden yol alan, durum komedisi seçiminden dolayı gülümsetme yaratabilen, konu bazında ne seyirciye ne de sinema literatürüne ek katabilecek bir hal alamamış, son zamanlarda nadirleşen romantik-komedi türünün vasat, zaman geçirmek için izlenebilecek bir film örneğidir...

Gözlerindeki Esrar


8/10. Gözlerindeki Esrar... Film boyunca; zekice bir sürünceme, klasik hollywood yapısı peşinde koşma, katil kocasıydı ben dememişmiydim modunda triplenme hali. İnce işlenmiş senaryo, önemli oyunculuklar, filmin içindeki aşk gibi söylenemez; konuşamaz bir konsept karışıklığı. İzlemeli, arayı tutturabilenlere hayret etmeli...

Agora


8.3/ 10... Paganların üstünlüğü; ezilen taraf iseviler, isevilerin üstünlüğü; ezilen taraf paganlar, isevilerin daha da üstünlüğü ezilen taraf isimsizler, kalıpsızlar, fikir adamları. Agora'nın ortasında aşk, hırs, din, kitleleşme ve ötekileşme adına güzel bir hikayenin anlatılması, iyi görsellerin sunulması ve kesin izlenilmesi...

Three İdiots


8.2/10... 3 idiots; hani hint sinemasının çok çalışkan ekiplerinin; paraya kıyarak, bol meziyetli, seçilmiş ince detaylı konuları işlemesi, hani komedinin hikayenin tabanında eriyerek bol tebessüm oluşturması, hani uzun süreli, dilediğine konuşan sinemanın bizim konularımıza denk gelmesi var ya; işte öyle bir şey...

Malena


7.7/10... Belluci'nin bedensel meziyetleri dışında oyunculuk adına öne çıktığı, Türk filmlerine sahsenel bazda ilham kaynağı olan, -derler yapmasan da derler- mantığında, taşranın, küçüklüğün ve kıskançlığının arasından sıyrılıp insan olabilmenin sorgulandığı isimsiz kahramanlıkların bütününü içeren, izlenebilir film

Cennetin Çocukları


http://www.imdb.com/title/tt0118849/
7.5/10...Cennetin çocukları; hikaye anlatımının doruklarına ulaşan, oyunculukları ile kalpleri fetheden, sinematografik olarak son sahne hariç elde tutulur bir gelişimi olmayan, sevgiyle izlenebilecek, zekice bir fikrin sinema sanatı ile anlatılmasının sağlandığı çok beğeneceğiniz bir filmdir...

Neşeli Hayat

7.6/10...Neşeli Hayat; estetik karmaşıklıklara girmeden, hikayenin iniş ve çıkış düzeyinin sabit tutularak sıradan bir hayatın sıradan bir şekilde anlatıldığı seviyeli bir film. Güçlü oyunculuklar, hikayenin büyük konuşmaya çalışmadan herhangi birimizi anlatmaya çalışması filme yüksek puan kazandırıyor. Biraz da sinematografi bilsek, korkmadan uygulasak...

Legion (Kıyamet Melekleri)

6.7/10... Legion (Kıyamet Melekleri); isevi inançların sorgulanması üzerine kurulu, tam olarak; ne aksiyon film yapısını ne de gizemini koruyan saklı bir film olma yapısını oluşturamayan, vakit geçirmek ve isevilerin ne kadar cesurca kendi dinleri kabul ettikleri kurulumu sorguladıklarını görmek isteyenler için uygun bir film olabilir...

Kosmos

Kosmos; inanç kabulüyle bilinç aktarımı sağlamak isteyen, görsel yeteneği akıllara zarar, sinematografiden çok iyi beslenen, Tarkovski- Stalker, Offret filmlerini derin akli çözümleme altına almış, ilmi keskinliğe tam olarak ulaşmamış- akibetinden geçerken, dünyadan da geçmiş- içinde büyük zihinsel karışıklıklar yaşayan bir sinema yönetmeninin son filmidir...

Ejderhanı Nasıl Eğitirsin!

8/10... 3. boyutun nimetlerinin eğlenceli bir hikaye üzerinden sunulması ile; aslında yeni boyut limitimizin güçlü bir karakter özdeşleşmesi sağladığını da rahatça görebiliyoruz. Ejderha ve viking çocuğun karşılaşmaları ve dost olmaları filmin şaha kaltığı noktalardan birisi. Genel izleyici için; yaş sınırı demeden humanist düşünceler kovalamak adına iyi bir seçim olabilir. İzleyin, eğlenin!