--- Başka Semtin Çocukları ---
Yönetmen: Aydın Bulut
Senaryo: Aydın Bulut- Serkan Turhan
Görüntü Yönetmeni: Tolga Çetin
Oyuncular: Mehmet Ali Nuroğlu, İsmail Hacıoğlu, Volga Sorgu Tekinoğlu, Ertan Saban, Eşyan Özhim, …
Konu: Gazi Mahallesi’nde yaşayan iki yakın arkadaşın “başka bir hayat” özlemi içinde, bulundukları ‘çöplükten’ kurtulma hayallerini ve bu hayalleri gerçekleştirebilmek için ödemek zorunda oldukları “bedelleri” konu alıyor.
Paralel polisiye kurguyla beslenen öykü, Güneydoğuda’ki operasyonlarda gösterdiği “kahramanlıkla” askerden bir ay erken terhis edilmiş olan Semih’in (Mehmet Ali Nuroğlu) askerden döndüğü gün kardeşinin cenazesiyle karşılaşması ve kardeşinin katilini aramasıyla devam ediyor.
Kardeşinin katilini bulmak için harekete geçtiğinde cevaplanması zor sorularla dolu bir başka savaşın içine sürüklenen Semih, gerçeğin arayışı içinde iz sürerken, "kaybedilen" şeyin sadece kendi kardeşinin hayatı olmadığını görecek, “Öteki İstanbul’’ da kaybetmeye mahkum edilmiş hayatların öfke ve çaresizlik duygularıyla beslenen sert yüzüyle de hesaplaşmak zorunda kalacaktır.
Sonuç: Yığınlarca zihin meselesi ve bunların hızlı bir şekilde patlak vermesi. Sinir krizleri, eğitimsizlik, fiziksel güç ve bunların esas temeli ego. Ego; kendi fikrinden, halinden, hareketinden, sevgisinden, ideolojisinden farklı olana takar “öteki” ismini. “Öteki” olan için de artık öteki başkasıdır. Bu basit olay böylece insansı toplulukların tümünde toplumsal egolaşır ve cimbomludan fenerliye, sağcıdan solcuya, aleviden sunniye, zeki olandan başka bir zeki “aptala” zıplayıp durur.
Çok basit bir örnekle küçük bir kişisel analiz yapalım. Aile içinde büyüklerinin yanında konuşamayan ve rahat hareket edemeyen bir çocuk; büyüdükçe içine kapanmaya başlar ve bu kapanıklığın çözümünü belirli bir itikada( amaç) bağlanarak bulmaya çalışır. Tepkisel olarak gelişen bu reflesk; çocuğun dışarıya bağımlı olmasını neden olur. Bu kapanıklık artık bir kurtuluştur; kimse bu kurtuluşu çocuğun elinden alamaz. Karşıt diyaloglara, başka fikirlere, başkalarına artık bu kurtuluşun içinde yer yoktur. Dışarıda patronlarından, büyüklerden, siyasilerden lafını esirgeyen baba; evinde aslan kesilip çocuğuna, karısına ters gider ve bütün olaylar babadan oğula, içten dışa, büyükten küçüğe, tarihsel süreçte topluma empoze olarak devam eder. Böylelikle en büyük ötekileşme aile ortamında başlar, sokak, semt, şehir, ülke demeden büyüyerek devam eder.
Tüm kanunlar, sınırlayıcı öğeler kişilerin refah içerisinde yaşamaları için adalet kavramı üzerinden yol alırlar. Adalet kavramı ilk insandan beri önemini kaybetmeden insan varlığının en önemli dayanağı olmuştur. İşte "Başka Semtin Çocukları" filmi; adalet kavramını güçlüce sezilebilen alter ego sahibi bir yönetmen tarafından "eşitlik" yapıtaşının altına yerleştirilmiş.
Seçilen estetik altyapı film evreninin alaturka bir kalıp halinde; gündelik hayata arabesk bir geçiş yapmasına neden oluyor. Bu seçim; ayrıntılı olarak düşünülürse oyunculuk, diyaloglar ve atmosferin doğru uygulanması ile seçilen dış mizansene tam olarak ayak uydurulmasını, teknik altyapının hikayenin içeriğiyle örtüştürülmesini sağlıyor.
Gözümüze batan en önemli izleyebilite sorunu; politik, ideolojik, psikolojik ve sosyolojik bir çok konu başlığının aynı anda farklı karakter hikayeleri üzerinden anlatılmaya çalışılması. Polisiye yapıyla desteklenen ve yan öykülere daha az önem veren bir minimal öykü yapısının; daha az ama daha sıkı karakterlerle anlatılmasının seyir zevkine önemli artılar katabileceği düşüncesindeyim. Benden bu kadar; iyi seyirler…
Mehmet Emin Yıldırım
meyproduction@gmail.com
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder